boomboom, boomboom, boomboom...
Tristan Tzara (Dada Manifestosu, 1918)
*.*.ve Çek Cumhurİyetİ ve ondan şundan bundan.*.*
İyi de n'oldu böyle?
RSS okuyucum sürekli hiç bir yeni yazının olmadığını söylüyordu.
Hadi bir gidelim de bakalım dedim; hasretlik gideririz. Bir de ne göreyim.
tristan tzara, cabaret voltaire’de başaşağı içkisini yudumlarken, ki burada ters yüz edilmiş olan tzara’nın kendisi olduğu kadar, içkisi de olabilir, dada! demiştir: “bunları söylüyorum ama bu ben değilim, sadece gören gözlere.” sonra pelerinini giymiş, asasını almış ve yağmurlu ara sokaklara dalıp bir beyaz tavşanın ardına düşmüştür. şimdi tzara’yı hatırlayan yok tabii, kitapları kafka’nın kitaplarıyla aynı rafta, yan(a)yana yer alsın diye, isminden vazgeçip, kendi yazdığı karakterlerden birinin adını alan, anna kavan’a gülümseyen de pek kalmadı. burası başka bir dünya artık. yine de, sayıları az da olsa, garip zamanları kendilerine milat bilip, sessizce gülümseyerek kutlayanlar var. bu, onların hikayesi, onların sessizliği.
Ne güzel seni yeniden görmek